Türkiye’den Amerika’ya Bir “Beyin” Göçünün Hikayesi
BATI VIRGINIA — 18 Ekim 2020
Türkiye’den yurtdışına beyin göçü son dönemde artmış durumda. Prof.Dr. Alper Toker de o göçe katılanlardan biri. Ama şimdilik diyelim çünkü Toker Türkiye’ye dönüp, Amerika’da edindiği tecrübeyi ülkesinin sağlık sisteminde kullanmayı planlıyor. Hikayesi de benzerlerine göre biraz farklı. Aslında çok da isteyerek Amerika’ya gelmemiş ama geldiğine de pişman olmamış. Amerika’ya gelirken bir doktorun girmesi gereken sınavlara da girmesine gerek görülmemiş.
Lise dönemindeki basketbol hayatı Tıp fakültesini kazanınca son bulmuş. İhtisas, cerrahlığın yoğun temposu derken uluslarası bir kongrede önünde Amerika’dan teklif bulmuş.
Prof. Dr. Alper Toker o tekliften sonra kendini Batı Virginia Üniversitesi göğüs cerrahisi bölümünde buldu. Şimdi üniversitede Göğüs Cerrahisi Bölüm Başkan Yardımcısı ve Nefes Borusu Cerrahisi Program Direktörü..
Kararı veririken oldukça zorlandığını belirtiyor.
Toker, “Çok zor bir karar. Çünkü Türkiye’de benim yaş grubumda bir cerrahın elde edebileceği en iyi pozisyonları elde etmiştim. Yapmak istediğim birçok şeyi yapmıştım Türkiye’de. Bir pozisyonu korumak yerine yeni alanlara atılıp yeni alanlarda savaşmak, yeni başarılar elde etmeye çalışmanın daha doğru olacağını düşündüm. O kadar kolay karar değildi bu” ifadelerini kullanıyor.
Amerika’ya gelişi benzer durumdakilerden de farklı olmuş. Amerika’da doktor olmak için gerekli sınavlara girmesine gerek görülmemiş, çalışmasına eyalet kongresi onay vermiş.
Bu zor kararı aldığına pişman mı? Hayır şeklinde yanıt veriyor.
Toker,”Cerrahi eğitimimi hep Türk hocalar verdi bana. Sadece yurt dışında kısa aralıklarla birer ikşer hafta gidip geldim. Bu geliştirdiğimiz programlar akciher nakli olsun, trekya cerrahisi olsun, kapalı ameliyatlar robot ameliyatlerı olsun bunların hepsini Türkiye’de öğrendim. Ve sadece Türkiye’de öğrendiğim bilgilerle burda bu üniversitede bu alanları kurmam istendi benden, ben de bu alanları burda kurdum. Yani bundan dolayı çok mutluyum. Ve onun için de iyi ki bu işe kalkıştım, iyi ki bu işi denedim diyorum” diyor.
Peki Amerika’yla Türkiye’de bir doktor, bir sağlık çalışanı arasında çalışma koşulları, yaşam koşulları ne kadar farklı. Toker’e göre fark gözle görülür şekilde.
Alper Toker“Günde 12 saat çalışıyorsam 12 saatin yaklaşık 2-3 saati trafikte geçiyordu ki o sırada ders çalışıyordum trafikte, geri kalan 3-4 saati hastaların aileleriyle bilgi alışverişinde bulunmak onlara bilgi vermekle geçiyordu, gerçekten tıpla uğraştığım saat benim 5-6 saat falandı 12-14 saat arasında. Burda benim oadama hiç kimse giremez, kapımı çalamaz. Sadece benden randevu almış hastalarla görüşebilirim. Dolayısıyla benim burda geçirdiğim vakit tamamen tıpla, mesleğimle ilgili. Ameliyatımı yapıyorum, hasta gelirse bilgi veriyorum, odama geçiyorum. Araştırmalarım varsa onlara bakıyorum. Mesleki kısma ayırdığım zaman daha fazla. Ve bütün bunlara rağmen de aileme ayırdığım zaman çok daha fazla. Burdaki meslaktaşlarımızın yaşantısı ekonomik olarak daha üst düzeyde, daha rahat ulaşabiliyorlar biçok şeye ekonomik olarak. Hayat doktorlar için daha az steresli burda diye düşünüyorum. İşi yapıp vaktinde işlerinizi bitirip, tamamladıktan sonra normal hayatınıza dönebiliyorsunuz” sözleriyle farkı özetliyor.
Batı Virginia’da yaşayan Türkler, onlarla ilişkileri nasıl?
Toker bununla ilgili bir anısını anlatıyor; “Burda ameliyethanede ilk günümde program uzarken sırada bekleyen bir hasta vardı acaba bunu yarına mı bıarakalım diye konuşuyorlardı aralarında, bir baktım hastanın ismi Türk, dedim bunu bırakmayın yarına bu acil durum bunu hemen bugün yapalım. İyi madem öyle alalım dediler. Ben hemen yukarı çıktım tehlikeli de bir durumu var hastanın yanına gittim kapısını çaldım içeri girdim, tedirginler gençler, karı koca, bana baktılar, merhaba dedim sizi ameliyata indireceğiz birazdan dedim, o kadar şaşırdılar o kadar sevindiler anlatamam. Çok mutlu oldular, bir anda şok oldular, benim ilk günüm onlar da ilk Türk hasta, işleri de iyi gitti, hızlıca taburcu olup gittiler, bu çok güzel hatıra oldu bende, şimdi görüşüyorum onlarla.”
Türkiye’de sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorluklar ve özellikle şiddet konusunda Toker tepkili. Corona salgınında sağlık çalışanlarının vefakarca çalıştıklarına dikkat çekiyor.
Toker, “Şimdi Corona nedeniyle son derece vefakarca çalışıyor meslektaşlarımız Türkiye’de gerçekten vefakarca çalışıyorlar çünkü çok zor bir süreçten geçiyor Türkiye sağlık konusunda sadece Türkiye değil, bütün dünya. Türkiye’deki doktorlar kadar vefakarca çalışan doktor başka ülkelerde olduğunu ben pek zannetmiyorum ve bu gördüklerim muhattap kılınan hasta yakınlarından ve hastaların bazılarından gördükleri şiddet hiç tasvip etmiyorum. Kabul edilebilir bir şey değil ve yorgun olan insanları daha da stres altında bırakıyor, daha da üzüyor ve mesleklerinden soğutuyor. Birçok insan mesleğini bırakabilir diye korkuyorum. Doktor şiddeti diye birşey imkansız burda” diyor.
Toker, Amerika’da edindiği tecrübeyi Türkiye’ye aktarmak niyetinde ve bunun içinde “eninde sonunda” Türkiye’ye döneceğini belirtiyor.
Yazıyı “Amerika’nın Sesi” web sitesinden okumak için aşağıdaki linki tıklayınız
https://www.amerikaninsesi.com/a/t%C3%BCrkiyeden-amerikaya-bir-beyin-g%C3%B6c%C3%BCn%C3%BCn-hikayesi/5626093.html